31 Ağustos 2016 Çarşamba

Dünden bugüne devletten topluma provoke edilen ideolojik,fiziksel,hukuksal her türlü şiddetin getirdiği umutsuzluğun yanında bu topraklarda yaşayan insanların bir arada yaşama becerisi ve geleneği de var.işte buna umut noktası adını verdim.
Öyle veya böyle toplum her ideolojinin zulmüne uğradı buna tüm parti cemaat tarikat kurum ne varsa dahil edebiliriz.'Hırsızın hiç mi suçu yok?' misali tarafların artık ütopik gözüken barış havasının çok uzak olduğuna inanıyorum şu an başta dediğim gibi umut noktam cümle sonunda dursun ki yaşanan acıları gördükçe sızlayan vicdanıma vur dedik öldürdün sende demeyeyim sonra.
Zalim ile mazlumun sürekli yer değiştirdiği,hainlik ile kahramanlığın zamana ve mekana bağlı bir değişken olduğu bu coğrafyada ne yazık ki tedirgin olmayan duyarlı vatandaş kalmadı.
Değişken derken o kadar çok genel-geçer örnek var ki onları yazarsam sabahı ederiz beraber.
Mesela dün rus uçağının düşürülmesi milli sembol olarak değerlendirilirken bugün fetönün terörist eylemlerinden biri sayılıyor.
Mesela dün ergenekondan yargılananlar terörist iken bugün kahramanlar.
Mesela Atatürk bir kahraman bir din düşmanı oluyor bir ortası yok.
Mesela dün muhterem hocaefendi bugün terörist elebaşı.
Mesela mesela mesela..
Gün geçmiyor ki geçmişte yaşanılanların gerçek yüzü ortaya çıkmasın.
Geçmişte yaşanılan hadiselerin gerçeği bana gelecekte anlatılıyorsa o zaman şu anda anlatılanların hepsi yalan demektir.şu anda gördüğümüz olayların çoğunun gerçek yüzünü de gelecekte öğreneceğim bundan eminim.
Temel nokta şu herkes kendini mutlağına inanıyor ve yaşadıkları anın değişkenliğinden bihaberler.
Tam bir yobazlık!
Konuşacak konu ideoloji düşünce kalmadı desteklenecek bir taraf kesim kalmadı benim için.
Çünkü gücü eline alan kendi ideolojisinin mutlaklığından dışarı çıkamıyor çıkamayacak ta.
İşte mesele de bu aslında,
Belki de en baştan tüm insanlık için herhangi bir konuda bir taraflık söz konusu olmasaydı tüm bunlar yaşanmayacaktı.paylaşmak ile empoze etmek arasındaki çizgi gibi..
Yıllardır çözümlenemeyen meselelerin hepsinde belki de sorun temeldedir olamaz mı?
Mutlak hakikatın var olmadığını,izafiyet teorisini baz olarak ve herşeyin zıttıyla kaim olduğunu kabullenerek yaşamaya devam etmek sanırım en yaşanabilir mantık gibi duruyor.
En azından benim için.
Çünkü bazı meseleleri teolojik olarak baktığımda
Aslında hiç kimse müslüman,yahudi,alevi,sünni,hristiyan kısacası bir dine mensup değildir.
mesela hiç kimse müslüman olduğunu kanıtlayamaz.
yüzlerce cevap gelebilir ama senin algındaki müslümanlığa aykırı bir hareketini emsal göstererek müslüman algını çürütebilirim.
Kendi beynin,kendi inancın,kendi algın tamamen herşey.
Ne olursa olsun hepsi gene mutlak doğru ve izafiyetin için kaybolacaktır.
Kafamızda yarattığımız illüzyonlardan ibaret bu dünyada herşeyin zıttı var.
Uç bir örnekten giriyim;
Senin ahlak yasaların insan hayatına önem veriyorken başkasının ahlak yasaları insan öldürmeyi makul görüyor mesela?
Her ikiside kendi muhakemesinde doğruyu yapıyor
Herkes doğruyu konuşuyor.
Herkes haklı..
Ama süreçlerle ilgilenmiyorum artık uzatmıyorum o yüzden.
Ben sonuçlarla ilgileniyorum artık ölüyoruz,üzülüyoruz,haksızlığa uğruyoruz say say bitmez en önemlisi de artık yaşayamıyoruz!
Gerçek olan tek bir şey var artık.
O da şudur ki bir kavramın iki zıttından biri doğru biri yanlış?
İşte bu cümle izafiyete mutlaklığa girmediği için tıkanma da söz konusu değil.
İki zıt var ise olayın özü sen hangisini seçeceksin?
Hangisini seçersen seç mutlak doğruya ulaşamayacağını bildiğin için zıttınla beraber yaşa!
Demokrasinin kaynağı da bu her zaman söylediğim gibi taraf olmak her zaman bağnazlığı körükler.
Göreceli olmayan şeyler var mesela hepimiz insanız,mesela hepimiz öleceğiz.
Ateist de insan,müslüman da insan terörist de insan vatandaş da insan.
Kısacası hepiniz insansınız hepiniz öleceksiniz!
O zaman sorarlar insanoğluna..
Bu neyin kafası?

11 Ağustos 2016 Perşembe

neden gündüzler suçsuz ki,
niçin gecelere günahkar derler acaba?
belki de gecenin karanlık olmasındandır,
insanlar gizlendiğini zanneder,
belki de gece insanlar yalnızlığa büründüğündendir,
şeytan yalnız yakalamak için pusudadır.
ya da belki şeytanın çabasına bile gerek yoktur
çünkü sen zaten onun peşindesindir

ama hangisinin peşindesindir?
acaba?iyi ile kötü arasında gider gelirsin,
önce bir nefes alırsın,
sonra bir es verirsin.
kime göre neye göre?
şartlara göre.. 
rahatlatıcı,teşvik edici veya tahrik edici,
kimine göre günah kimine göre sevap,
ya da bugün hayır dediğin 
yarın bir bakmışsın şer olmuş,
bu tasarımın temelinde var bu,
ters yüz olur herşey
çünkü alemin her zerresi aslında karşıtlarıyla var
belki de bu tezatlık beraber olduğunda 
belki de gerçekten 
o zaman dünya güzel bir yer olur,
ayna misali gibidir hayat,
zıttına bakarsın kendini görürsün
işte sen aslında onunla sen olmuşsundur,
çünkü ne kadar da rakip görsen de,
aslında zıttına muhtaçsındır insanoğlu.